Aydın Fenerbahçeliler Derneği Fenerbahçe
20 Eylül 2025

Ali Y. Koç, Kulübümüzün Olağanüstü Seçimli Genel Kurul Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu

Aydın Derneği Ali Y. Koç, Kulübümüzün Olağanüstü Seçimli Genel Kurul Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı ve Başkan Adayı Ali Y. Koç, Chobani Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nin ev sahipliğinde yapılan Fenerbahçe Spor Kulübü Olağanüstü Seçimli Genel Kurul Toplantısı’nın ilk gününde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Divan Kurulu Başkanım, değerli heyet üyeleri, saygıdeğer genel kurul üyelerimiz, Sayın Sadettin Saran ve Yönetim Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen değerli Fenerbahçeliler, şahsım ve yönetim kurulum adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle siz değerli kongre üyelerimize bugün buraya gelerek Fenerbahçe demokrasisine kattığınız, verdiğiniz destekler için teşekkür etmek istiyorum. Bütün kulüpler arasında en çok takip edilen Fenerbahçe seçimleridir, en demokratik olan Fenerbahçe seçimleridir.

Fenerbahçe demokrasisine katkıda bulunan herkesi tebrik ediyorum, yarın bu saatlerde sonuç ne olursa olsun başkanımızın etrafında tüm camia olarak bugün de ifade edildiği gibi kenetlenmemiz gerektiğini ben de düşünüyorum.

Sözlerime Fenerbahçemize bugüne kadar hizmet etmiş tüm başkanlarımıza, yöneticilerimize, sporcularımıza ve emek vermiş herkese teşekkür ederek başlamak istiyorum. Aramızda olmayan, ebediyete uğurladığımız camiamızın değerli isimlerine Allah'tan rahmet diliyor, şükranla anıyorum. Özellikle de görev başındayken aramızdan ayrılan eski yol arkadaşımız, mesai arkadaşımız, ağabeyimiz Mehmet Dereli’yi rahmetle, minnetle anıyorum.

Herkesin de değindiği gibi dünyaya haber olan, Fenerbahçe’yi temsilen CNN International’da konuştuğum konuşmama sebebiyet veren kadınlarımızın duruşundan sonra Dünya Fenerbahçeli Kadınlar Günü olarak adlandırılan bugünü tüm camiamıza ama özellikle de kadınlarımızı canıgönülden kutluyorum.

Yarın bir kez daha sandığa gideceğiz ve görüyorum ki camia olarak ciddi anlamda kutuplaşmışız. Şöyle ki karaborsa yapan birini oy çokluğu ile değil oy birliği ile onaylamamız gerekirken oy çokluğuyla… Şöyle bakıyorum ki Fenerbahçe başkanlık makamına ağza alınmayacak küfürler eden birine lehte oy da kullanabiliyoruz. Aslında bu camiamızın şu an bulunduğu noktayı göstermektedir. Fenerbahçe Başkan Adayı Sayın Sadettin Saran ve muhtemel yönetim kuruluna bakıyorum, başkanlık makamına hareket etmiş, küfür etmiş bir insan için ellerini dahi kaldırmıyorlar, desteklemek için. İşte geldiğimiz nokta bu!

Az önce de telaffuz edildiği gibi yarınki sandık herhangi bir seçim değil. Fenerbahçemizin yarınlarına sahip çıkma seçimidir ve Sadettin Bey’in söylediğine ben de şunu eklemek istiyorum; evet, sil baştan belirsiz bir maceraya mı atılacağız, yoksa sabırla verilen mücadelenin meyvesini mi toplayacağız? İşte yarın bunun kararını vereceğiz.

Birazdan görüş ayrılıklarımıza da tek tek değineceğim ama şunu bilin biz, gerçek bir şekilde adayız. Yıllarca kendimizi aday gibi gösterip sonra aday olmayıp ondan sonra da ‘Şimdi artık bir kez daha aday olmazsam ayıp olur’ diye aday değiliz! Canımızla, kanımızla, çoluğumuzun çocuğumuzun rızkıyla, itibarımızla, sağlığımızla 7 senedir mücadele ediyoruz. Mademki özellere girdik söylenecek çok şey var ve de söyleyeceğim. Ama unutmayın ki hepimiz aynı gemideyiz. Sadettin Bey’i destekleyenler de Aziz Bey’i destekleyenler de bizi destekleyenler de… hepimizin arzusu Fenerbahçe’nin menfaatleri, Fenerbahçe’nin hep iyi olması, Fenerbahçe’nin hep sağlıklı olmasıdır. Ancak zorlu bir yolda beraber yürüdük, fırtınalar yaşadık, kumpaslarla boğuştuk, yıllarca büyük mücadeleler verdik. 21. yüzyıl Fenerbahçemizin yüzüne ne yazık ki istediğimiz ve arzuladığımız şekilde gülmedi. Ama tek bir gerçek var, ne kadar engel çıkarsa çıksın Fenerbahçe için verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmedik, korkmadık, çekinmedik, o ne der, bu ne der diye hiçbir zaman hareket etmedik. Ne olursa olsun bu kirli futbol dünyasında kulübümüzü tertemiz, dimdik ayakta tutmanın gururunu yaşadık. Az önce de ifade edildiği gibi Fenerbahçemizin ne karaborsayla, ne herhangi bir bahis işiyle, ne de bağlantılı sponsorluklarla anılmasına izin vermedik, vermeyiz de. Hiçbir zaman günü kurtarma çabası içinde olmadık.Hep ‘Yarınları kazanacağız’ dedik ve tırnaklarımızla o sıkıntılı günlerden bugünlere geldik.

Tabii kolay, az önce Sayın Sadettin Bey’in sarf ettiği sözler, onlara biraz sonra geleceğim. Ama bekâra kadın boşamak çok kolaymış, bir kez daha bugün gördüm. Sırf taraftarın hoşuna gidecek diye popülist vaatlerin peşinde koşmadık ve bugün gururla söylüyorum ki bugün birçoğunuzun bugün burada olan ve bunu hafife alan ‘ne olacak, ne kıymeti var’ diyenlere şunu söyleyeyim; biz, çok zor şartlar altında aldığımız Fenerbahçemizin onarım dönemini tamamladık ve atılım dönemine geçtik, bunun adımlarını attık.

Sizler için anladığım kadarıyla mali bağımsızlığın bir kıymeti yok ama adım adım mali bağımsızlığımıza ulaştık. Tesisleşmede geleceğimizin temelleri adına büyük hamleleri başlattık. Amatör branşlarda ve olimpik sporlarda Avrupa’nın zirvesindeyiz. Şimdi sıra futbolda, sıra şampiyonlukta. Nasıl ki kulübümüzün borçlarını ödediysek bu sezon da camiamıza olan şampiyonluk borcumuzu ödeyeceğiz. Daha da güçlendirdiğimiz yönetim kurulu ve Futbol A.Ş. kadromuz ile Fenerbahçe’nin geleceğini ileriye taşıyacak ve Fenerbahçe’yi her alanda şampiyon yapacak en güçlü ekip olduğumuzu da biraz yönetim kurulunu izlerseniz gayet iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Zira biraz evvel 11, 12 ve 13. maddelerin reddedilmesi yarın kim başkan seçilecekse Fenerbahçe’ye, kim Fenerbahçe’nin yönetiminde olacaksa önünü kapamıştır. Sayın Sadettin Bey’i aradım ve böyle söyledim. O da ‘Ben de katılıyorum ama ne yapayım’ dedi. ‘En azından siz destekleyin’ dedim. Çünkü bu madde 2013, 2014 ve az önce saydığım 6 ayrı genel kurulda gündem maddesi olmuştur. Ne hikmetse bugün birileri tarafından bunun korkulacak, camiamıza ve kulübümüze zarar verecek bir madde olarak pozisyonlanması akıl alır iş değildir. Ama siz, yarın Fenerbahçe’ye talip olan arkadaşlar, yönetim kurulu arkadaşları bunu zıplayarak, hoplayarak alkışladınız. Üzülerek görüyorum ki neyi alkışladığınızız farkında değilsiniz ve bir kez daha popülist olduğunuzu görme imkanı verdiniz, teşekkür ediyorum. Çünkü Sayın Sadettin Bey, telefonda ‘Haklısın, ben de biliyorum. Ama ne yapayım’ dedi.

Sevgili Fenerbahçeliler, Fenerbahçe Başkanı seçim için çalışmaz; Fenerbahçe için çalışır, icraatlarıyla konuşur. Bugün uzun uzun rakamlardan bahsetmeyeceğim. Zaten CFO’muz Çağdaş Bey, Genel Sekreterimiz Burak Bey; rakamları, bütçeleri anlattı, mali bağımsızlık yolundaki Bankalar Birliği’nden çıkma adımlarını… Ama unutmayın ben demedim,  7 sene evvel Avrupa’nın iflasa en yakın kulübünün başına geldim. Bugünkü gibi temiz, tertemiz bir Fenerbahçe’ye aday olarak değil. Kulübümüzün en kötü halinde sorumluluk aldım. Defalarda ‘Aday olacağım, aday olacağım’ diye çıkıp geri dönmedim. Geçen sene Sadettin Bey, haklı, ona da o geldiği zaman söyleyeceğim. Çünkü ‘Sen devam etmelisin’ dedi. ‘Sen aday olursan çekilirim’ dedi, son dakikaya kadar da sözünü tuttu. Ama ondan önceki dönemlerde birçok kez ‘Başkan olacağım’ dedi, aday olmadı.  Ben, ‘Başkan olacağım’ dedim, en kötü günde başkan oldum, 7 sene sonra en sıkıntılı dönemimde göğsümü gere gere buraya çıktım. O ne der, bu ne der diye başkan adayı olmadım.

Kötü yapmışız; 7 senede finans dehası Murat Salar’a göre hiç burada bir başarı yok. Ama 7 senede 278 Milyon Euro borç ödeyerek, borç kapatarak 347’den 69 Milyona gelmenin kıymetiharbiyesi yok. 381 Milyondan 223’e yükümlülükleri indirmenin kıymetiharbiyesi yok, EmlakBank ile yaptığımız proje ile Bankalar Birliği’nden çıkış sürecimizin müjdesini vermesinin hiç kıymetiharbiyesi yok. Bağımsız bir Fenerbahçe, güçlü ve dimdik duran bir Fenerbahçe yaratabilmenin, o noktaya gelmenin hiçbir kıymetiharbiyesi yok.

Bugün geldiğimiz noktada doğru ve güçlü bir yönetim anlayışıyla mali disiplin sağlanmış bir Fenerbahçe’nin, düne kadar bakkal gibi yönetilen bir Fenerbahçe’nin sizler için hiç mi kıymetiharbiyesi yok.

Fenerbahçe devasa bir kuruluştur. Dünyanın en büyük spor kulübü Fenerbahçemiz artık geriye gidemez. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak orta vadede küresel marka kimliğimizi de geliştirmeliyiz. Dünya çapındaki markalarla iş birlikleri yapmalıyız. MSC gibi, Chobani gibi, Adidas gibi firmaları çoğaltmamız gerekir. Cebimizde 160 milyon Euro’luk dünya çapında iki firmanın sponsorluk anlaşması var.

Bunların sosyal medyada iddia edildiğinin aksine sadece bu seneye tekabül eden rakamlarını kullandık. Geleceği kırdırtmadık. Geçmişte yapıldığı gibi 1 senede harcamadık. Gelecek yönetimlerin önünü kapamadık. Her türlü mali sorumluluğu gösterdik. Bunları lütfen unutmayın.

Niye bunları anlatıyorum? Taraftarlarımız yıldız futbolcular görmek istiyor. Piyasa tamamen değişti. Eski rakamlar yok. Bunu Sadettin Bey’le de konuştuk. ‘Sizin zamanınızdaki gibi 500 bin, 700 binlik rakamlar değil, 20-25 milyonlardan kapı açılıyor.’ dedik. Ekonominiz uygun değilse bunu ne kadar sürekli bir hale getirebilirsiniz? Bugün futbol dünyasında kalıcı başarı istiyorsanız mali gücünüz olmak zorunda. Mali gücünüz tam istediğiniz noktaya gelene kadar da ekonominizi büyütecek, potansiyeli artıracak, sponsorluk anlaşmaları yapabilecek beceride, kabiliyette yönetim kuruluna ihtiyaç olmaktadır. Bunu da lütfen unutmayın.

Her geçen gün büyüyen amatör ve olimpik sportif başarılarımızın bir hikâyesi var. 70 milyon değerindeki takımımızı 3 milyon Euro’ya çıkarırken bunun arkasında finansal yönetim başarısı yok da ne var?

Erkekler Türkiye Kupası, Süper Lig Şampiyonluğu, EuroLeague Şampiyonluğu’nu kazanarak ilk defa Triple Crown unvanını kazanmış Basketbol Takımını kurarken; 2 sene üst üste EuroLeague şampiyonu, 2 sene üst üste Avrupa Süper Kupa’yı kazanan, bu sene EuroLeague üçüncüsü ve Türkiye Şampiyonu olan Kadın Basketbol Takımını kurabilmek için size göre güçlü bir bütçeye ihtiyaç yok mudur?

Millî olimpiyat takımının bel kemiğini oluşturmak, İstiklal Marşımızı dünyaya dinlettirmek için toplamda 6 sporcuyu rakiplerimiz, biz 25 sporcu yollarken bu bütçeleri yaratmanın bir hikâyesi yok mu?

Tesisleşme projelerimizle Fenerbahçe’nin geleceğini inşa ediyor olmamızın bir hikâyesi yok mu? 

300’e yakın madalya, 40’ın üzerinde kupa kazanmanın amatörler için bir hikâyesi, kıymetiharbiyesi yok mu

Sadettin Bey’e de teşekkür ediyorum. Saygı duyuyorum, yeri geldiği zamanlarda bu konularda hakkımızı verdiği için. Bunu da üstüne basarak söylemek istiyorum. Niye bunu söylemek istiyorum? Çünkü buraya çıkan kişileri dikkatlice dinledim. Bizi ağır eleştiren kongre üyelerimizin görüşlerine saygı duyuyorum. Ama hiç mi iyi yaptığımız işimiz olmamış? Hiç mi buraya çıktığınızda hakkımızı vereceğiniz bir icraatımız olmamış? Peki.

Tüm bu başarıları yaparken, iyi işleri, gerçekleştirirken ne camiamızı utandıracak, kara leke sürecek, başını öne eğdirecek finansal kaynakları kullanmadık, bağlantılı sponsorluklarla çalışmadık. Yasa dışı yöntemlerle kasamıza gelirler koymadık. Kasamızdaki parayı özel ihtiyaçlarımız için kullanmadık. Tüm bunlara rağmen hem Fenerbahçemizin hem gelirlerini artırdık hem de sağlıklı bir ekonomiye kavuşturduk.

Ama ne hikmetse işte tam da bu dönemde, atılım dönemi başlamasında Fenerbahçemiz hiç uğramadığı kadar saldırıya uğramaya başladı. Sizlere aylardır organize kötülük olarak anlatmaya çalıştığımız kulübümüze, yöneticilerimize ve bana yapılan sistemli ve düzenli saldırılar aslında tek bir araca hizmet etmektedir. Böl, parçala ve yönet mantığıyla camiamızı bölme çalışmaları. Biliyorlar ki, bizler bölündükçe zayıflayacağız, bölündükçe kırılgan bir kulüp olacağız. Camiamızın gücü azaldıkça haklarımızı gerektiği gibi koruyamayacağız, rakiplerimize yapılan kıyaklara, faydalara yeterince sesimizi çıkartamayacağız. Belki de bir gün bize nüfuz edip bizi de dizayn etmeye çalışacaklar. Pek çok kulüpte gördüğümüz gibi.

Tekrar ediyorum. Sadettin Bey, Ali Koç önemli değil. Bu camianın başında kim olursa etrafında kenetlenmemiz, güç vermemiz lazım başkanımıza ve yönetim kurulumuza. Çünkü atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere.

Genç üyelerimiz belki hatırlamayacaktır ama yaşı uygun olanlar o günlerin sarsıntısını derinden yaşayanlar eminim ki hiç unutmamıştır. 3 Temmuz günlerinde Sayın Aziz Yıldırım’ın tarihe geçen bir sözü vardır: ‘Ne şikesi memleket elden gidiyor.’ Ve az kalsın memleket elden gidiyordu.

Malûm örgütü arkasına aldığı devlet gücüyle Fenerbahçe’yi ele geçirmeye çalışırken camiamız genci, yaşlısı, erkeği, kadınıyla sokaklara dökülmüş destansı bir mücadele verirken o dönemde medyada ve sosyal medyadaki Fenerbahçe düşmanları gizlilik olmasına rağmen çarşaf çarşaf soruşturmanın detaylarını paylaşmış ve öyle bir noktaya gelmiş ki bazı Fenerbahçeliler ‘Evet, şike var.’ demiştir. Hatta bazıları yönetimimizi ve başkanımızı istifaya davet etmişlerdir.

O dönemi bilfiil yaşayan, en önde olan biri olarak şunu söylemek istiyorum: 3 çeşit insan vardı. Konuya hayretle bakan, izleyen, sesini çıkarmayan Fenerbahçeliler. Etkilenen, terör örgütünün medya gücünden belki ikna olan, ‘Evet, Fenerbahçe yaptı.’ diyenler vardı. Bir de canını dişine takan, her türlü riski alan ve cansiperane başkanını, yöneticisini ve kulübünü koruyan, sokaklara dökülen, tartaklanan, gaz yiyen Fenerbahçeliler vardı. Onun için bugün burada bu hassasiyete değinilmektedir.

Ben yaptığım hiçbir etkinlikte Sadettin Bey’i bu konuya bulaştırmadım. Ama Sadettin Bey bugün burada öyle konuşuyor ki, sanki ben bunu yapıyormuşum gibi. Oraya da geleceğim. Esas bu konuyu açmamın sebebi, bir süre sonra çoğumuz 3 Temmuz’un artık bittiğini, her şeyin güllük, gülistanlık olduğunu zannetmeye başladık. Sonra yaşayarak gördük ki, 3 Temmuz hiç bitmemiş, sadece şekil ve yöntem değiştirmiş. Fenerbahçe’nin önünü kesme çabaları hep sürdü, sürmeye de devam ediyor.

Fenerbahçemizin sürekli maruz kaldığı haksızlıklar, verilen ve verilmeyen adaletsiz kararlar, elimizden zorla alınan ve çalınan puanlarımız ve şampiyonluklarımız, bazı rakiplerimize sağlanan faydalar… Başımıza gelen bu işlerin bir tesadüf veya bizlerin başarısızlığından değil, sistematik olarak maruz kaldığımız ve bir yapı tarafından yönetilen bir operasyon olduğunu defalarca dile getirdik. Aziz Başkan döneminde 7 senede 3 şampiyonluğumuz çalındı son hafta, ikisi bu sahada. Bize göre bizim dönemimizde 2 şampiyonluğumuz çalındı. Bir taraftan Sadettin Bey sanki yapı yokmuş gibi bir şey diyor, sonra ‘sistematik bir şey var’ diyor. ‘Şampiyon olamıyorsunuz, tribünlerden’ diyor, sonra sistematik, Alanyaspor maçını örnek veriyor. 

Şöyle bir bakalım. Aklıselim Fenerbahçeliler neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Sadettin Bey de benim de değindiğim son haftada 2 maç birdenbire yine hortladı. Devletimizin en tepesindeki kişi bile bu maça bu VAR hakemini atayacaksınız diye talimat verse dahi, MHK başkanının kapısında yatıp, ‘bu iki hakem de Fenerbahçe camiası için sorunludur, seçimlere 4 gün kala bu adamı yollamayalım, büyük sıkıntı yaşarız’ demesi gerekirken bu hakemleri önermiştir. Daha önce Fenerbahçe’nin şike yaptığını iddia eden mekanizma yine devreye girmiş, ‘yapı falan yok, siz başarısızlığınıza bahane uyduruyorsunuz’ demeye başladılar.

Üzülerek belirtmeliyim ki, çok sayıda samimi Fenerbahçeli de bu iddialara inandı ve destek verdi. Arkasından biz yapıyı teşhir etmeye başladık. Bazen de kendilerini deşifre ettiler. ‘Yasa dışı bahis’ dedik. Bir süre sonra savcılıklar harekete geçti ve soruşturmalar başladı. Hakemlerin eğitimlerinin kayıtları ya da Whatsapp yazışmaları sızdı. Kimlerin nasıl tezgahlar içinde olduğu ortaya saçıldı. Kötü maç yönettikleri için binlerce hakaret davası açarak bu durumu ekmek parasına çeviren hakemleri Fenerbahçe deşifre etti, federasyon gerekli önlemleri almak zorunda kaldı.

Yapı inkâr edilemez hale geldi. Ama yapının propaganda ve ikna gücü o kadar büyük ki bu sefer ‘Tamam yapı var ama siz bu yapıyla iyi mücadele edemiyorsunuz.’ diye yine bizi suçlamaya başladılar. Ve bir kez daha üzülerek belirtmek istiyorum ki birçok samimi Fenerbahçeli kardeşimiz bu propagandaya da ikna oldu.

Sosyal medyada ve dijital medyada her türlü hakarete, haksızlığa uğradık. Bize ve ailemize her türlü dil uzatıldı. Kulübümüzü ve sporcularımızı savunmak isteyen camiamızın mensupları yeri geldi tribünde, yeri geldi sosyal medyada tehdit edildiler, hakaretlere uğradılar. Her türlü eleştiriye açık olduğumuz bir ortamda eleştiriden öteye haksız ve saygısız iftiralarla, algı manipülasyonlarıyla kulübümüze saldırmak demokratik hak olarak görülürken; yalanla, dolanla, iftirayla kulübümüze saldırmak demokratik hak ama şu tribünlerde oturan ‘Pazara kadar değil, mezara kadar’ ruhuyla, kültürüyle Fenerbahçeli olmuş insanlar ‘Sporcularımıza bağırmayın, küfür etmeyin’ dedikleri zaman onlara ‘Hainler, paralı köpekler’ diyenler, onlara ‘Ciğeri beş para etmez insanlar’ …

Dolayısıyla bu kurgu farkına varamadığımız müddetçe camiamızın birlik ve beraberliğini sağlamak, ne yazık ki hepimizin arzu ettiği gibi kolay olmayacaktır.

Özellikle şunu söylemek istiyorum. Süreç boyunca dik durmamızı sağlayan ve mücadele azmimizi besleyen, bize güç veren de çok sayıda Fenerbahçelinin bize olan inançları ve bize verdikleri destek ve daha da önemlisi camialarına sahip çıkmalarından dolayı çok teşekkür ediyorum.

Son 2 hafta içinde maçlarda yaşananlara bakın. Bütün bunlar normal mi? Tesadüfen mi oluyor? Niye sadece Fenerbahçe’nin başına geliyor? Trabzonspor maçında gol atıyoruz, çizgiyi geçiyor, o konuşulmuyor. Onların sayılmayan golü her şeyin önünde tutuluyor. Kırmızı kart görmesi gereken futbolcusu konuşulmuyor,  çoğu insana göre gol öncesi faul olan pozisyon konuşuluyor. Niye bunlar sadece Fenerbahçe’nin başına geliyor diye hiç sormuyor musunuz?

Sonra çıkıyor, Trabzon Belediye Başkanı daha maç devam ederken hadsiz ve şuursuzca 3 Temmuz’u gündeme getirip şike imalarında bulunuyor. Bu da yetmiyor Trabzonspor başkanı, ‘bu açıklamanın altına imzamı atarım’ diyor.

‘Ben emrinizdeyim’ lafını burada birkaç kişi söyledi. Ben Avrupa Kulüpler Birliği’nin Yönetim Kurulunda Kulüpler Birliği’nin Avrupa futboluna ne kadar etki ettiğini, fayda sağladığını gören biri olarak Türkiye’de adaletsiz futbol için, Kulüpler Birliği’ne çok önem verdiğim için, futbolun bütünlüğünü, çoğunluğunu düşündüğüm için o kişiye değil o kurumun başkanına onu söyledim. Onu da bir yerinize not edin lütfen. Ama bir şeyin altına imzamı atacaksam bu kupa şampiyonun müzesinde olur. O müze de arkamdaki tribünün altında durmaktadır. Trabzon’a da selam olsun buradan.

Bu iddiayı savunanlara, 3 Temmuz üzerinden bize dil uzatanlara, ucuz kahramanlık yapanlara soruyorum. Siz 15 Temmuz’un, diğer kumpasların neresindesiniz? İşiniz geldiği zaman bu örgütün yaptıkları lehinize, işinize geldiği zaman bu örgütün yaptıkları aleyhinize. Ama unutmayın bir tane delil var ayak iziniz var. CAS’a yaptığınız müracaat var. CAS’a göre hak ettiği şampiyonluk primini ödememek için ki sonra ödemek zorunda bırakıldınız. CAS’ta yaptığınız savunmada 'biz şampiyon olmadık' diyorsunuz. Bizi futbol başarısından değil, UEFA’nın acil kararından yolladınız diyorsunuz. Hangisi gerçek Trabzon? Belki mevcut başkanınız bunu bilmiyor ama öğrenmesinde fayda var. Dolayısıyla ülkemizde girilmedik yer bırakmayan terör örgütü bir tek Fenerbahçe’de duvara toslamıştır. Ne mutlu ki bizlere bu ihanet odakları karşısında tek yumruk olabildik. Biz 3 Temmuz’da kumpasçılara ve FETÖ’ye boyun eğmedik şimdi ucuz kahramanlık peşindeki kırıntılarına mı boyun eğeceğiz? Şunu da belirtmek isterim avukatlarımızın yaptığı suç duyurusu neticesinde dün haberimiz oldu Trabzon Belediye Başkanı hakkında 6222 sayılı kanundan işlem yapılmıştır. Aynı şekilde bu sabah da duyduğumuz onlar da benim hakkımda 6222’den işlem yapılması için Trabzon Savcılığı’na başvurmuştur. Perşembe günü TFF’ye yaptığımız ziyaretin ardından artık şunu herkesin kabul etmesi gerekiyor. Bir yapı vardır ve hedefi Fenerbahçe’dir. Fenerbahçe’ye yapılan saldırılara, adaletsizliğe ve maruz kaldığı kumpaslara direnmek sadece kulüp başkanı ve yönetiminin değil tüm Fenerbahçelilerin boynunun borcu olmalıdır. Bugün bir yol ayrımındayız. Ya birlikte başarır Fenerbahçe’yi bu kötülüklerden kurtarırız ya da organize kötülük dediğimiz yapının sevinmesine vesile oluruz. Biz, birlik olduğumuz zaman kazanamayacağımız mücadele, karşısında duramayacağımız haksızlık ve yenemeyeceğimiz kötülük yoktur. Kıymetli sarı lacivert sevdalılar, renkdaşlarımız, kongre üyelerimiz asıl mesele şudur. Fenerbahçe Amerikalıların ‘Survival’ dediği mücadelesini tamamladı, şimdi kazanma mücadelesine hazırlanıyor. Biliyorum şampiyonluk hasreti hepimizi yaralıyor, aynı zamanda da bu hasret bizi manipülasyona açık hale getiriyor. Bu sezona kadar size şampiyonluk sözü vermemiştim ama artık size şampiyonluk sözü verecek tüm şartları oluşturduğumuzu, ona göre kadro kurduğumuzu, ona göre mali durumumuzu güçlendirerek tohumlar attığımızı söyleyebilirim. Biz bu sene şampiyon olacağız, öyle ya da böyle şampiyon olacağız. Verdiğimiz tüm mücadeleler şampiyonluğu çok daha anlamlı kılacak. O gün geldiği zaman Fenerbahçe sadece bir şampiyonluğun adı değil bir destanın adı olacak. Mayıs geldiği zaman şampiyon olamazsak şartların gerektirdiğini de yerine getireceğimizi bilmenizi isterim.

Değerli Fenerbahçeliler, geçen hafta yaşadığımız futbol kararı hatalarının bir hakem kararı ve maçtan daha fazla olduğunu hepimiz biliyoruz. Hiç kimse merak etmesin, Türk futbolunda her türlü adil rekabete engel koyanlarla mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Perşembe günü TFF çıkışında bir cümle söyledim, ‘Bugün sakin sakin konuya yaklaştığımıza aldanmayın, içimizde fırtınalar kopuyor’ dedim. Kimse merak etmesin sükûnetimizin ardında içimizde kopan fırtınaların, elimizdeki bilgi ve birikimlerin gücü vardır. Unutmayalım ki haklı olmamız önemli değil, haklı kalmamız önemlidir. Bu süreç de öyle bitecektir. Bu zihniyet için yol bitmek üzeredir. Bizim bu yapıya karşı kat ettiğimiz mücadeleyi kimse kat etmemiştir. Bazen bir şeyin değişeceğine inancınız kaybolur, değişmez dersiniz ama sonra beklenmedik öyle bir olur ki devamı çorap söküğü gibi gelir. Yapıyla ilgili bu sezon içerisinde öyle gelişmeler olacaktır ve şampiyon olduğumuzda herkes bunu çok daha iyi anlayacaktır.

Değerli kongre üyelerimiz Fenerbahçe Başkanı olmak ağır bir sorumluluktur. Bu sorumluluk kişisel hesapların ve polemiklerin yeri değildir. Bu sorumluluk milyonların onurunu taşımak demektir. Bizlerin Fenerbahçe’nin geleceğini belirsizliğe sokma hakkı yoktur. Biz buralara gelirken Fenerbahçemizi hiç karanlık yollara sokmadık. Fenerbahçe’nin başını derde sokacak hiçbir şey yapmadık. Fenerbahçe’yi yönetmenin sorumluluğunu düşünerek bu günlere geldik. Neden bunları söylüyorum Sadettin Bey de bu konuya girdi. Çünkü seçildiği takdirde bahis şirketini satacağını, elden çıkaracağını olmazsa kapatacağını söyledi. Buna da saygı duyuyorum. Hatta mevzuat net olmasın rağmen haksızlık içermektedir. Niye? Çünkü bir insan futbol ailesine girdiği zaman bu şirketin sahibi olmaması gerekir. Mevzuat futbol ailesine girmeden şirketi elden çıkarmasını beklemektedir. Yani diğer bir değişle hem şirketi elden çıkaracaksın ama başkan olamazsan şirketten de olacaksın. Bunları Bakan Bey ve Sadettin Bey’e de söyledim ama bir realite var. Bunu da göz ardı edemeyiz. Dolayısıyla sevgili Sadettin Bey’e hiç konuşmaktan hoşlanmadığım bazı konuları Fenerbahçe Başkanı olmamın sorumluluğuyla burada paylaşmak durumundayım. Şunu da söyleyeyim 2 gün boyunca sanki Bakanlığı ben ve biz arıyormuşum gibi bir hava yarattı, adaylığının önünü kesecekmişiz gibi. Sonra düzeltti, beni kastetmediğini söyledi. Ona da teşekkür ederim ama iki günde bu konu yayıldığı kadar yayıldı.

Şimdi sizleri bilgilendirme kendisini de sorma ihtiyacı duyuyorum. Siz spordan gelen bir aday olarak TFF, UEFA ve FIFA ile yayın işlerinden temasta olduğunuz biri olarak bu üç kurumun düzenlemesine göre bir spor kulübü başkanı ve yöneticisi olmaya engel teşkil ettiğini biliyorsunuz. Bunun Fenerbahçemiz için bir tehlike oluşturacak olmasını bilmenize rağmen beni en çok ilgilendiren konu budur. Devir işlemlerinin başvurusu için neden ağustos ayının sonunu beklediniz? Bu çok önemli çünkü uzun süre alan konudan bahsediyoruz. Ben hatırlarsanız lütfen TFF ile konuşun buna ceza yazabilirler tarzı konuşmalar yapıyorlar, gidin oradan bilgi alın dedim. Yani seçildiğiniz takdirde size ve Fenerbahçemize zarar verebilecek bir konunun neden daha evvel öncelik verilmedi. Bu Fenerbahçe üzerinden oynanan bir kumar değil midir? Hatta şunu da söyleyeyim Bakanlığa başvurunuzda direkt küçük olan hisselerinizi bir çalışanınıza Saran Holding’in büyük hissesini de kızıma devir edeceğim yazıyorsunuz ama etkinliklerde öyle demedim diyorsunuz. Dolaylı olarak kızınıza da devir etmeniz sorunu ortadan kaldırmıyor. Dolayısıyla ben burada anlamakta zorluk çekiyorum. Diyelim ki medyadan veya camiamızdan gelen tepkilerden dolayı şirketi devir edebilirim hatta kapatabilirim dediniz. Devir edeceğiniz şirket bakanlığın lisansı. Bunun ciddi bir süreci var. Bakanlık hemen yarın devir et dese bile bunun hesapları var, kapatılması gereken konular ve süreçler var. Tamamen kapatsanız da bu böyle, davayı çekseniz de bu böyle. Bu lamba değil, düğmeye bas ışık açılsın, düğmeye bas ışık kapansın. Peki, bu süreç boyunca biliyor musunuz ki yarın akşam seçildiğiniz zaman pazartesi sabahından itibaren Fenerbahçe başkanlık makamının inisiyatifi ve geleceği başkalarının elinde olacağını biliyor musunuz? Bunu biliyorsunuz. Ben de bunu gayet iyi biliyorum. Biz neden bu riski alıyoruz? Bakın tekrar söylüyorum devir edip başkan olamamak da haksız bir durum. Elinizdeki bir değeri başkan olabilmek için devir ediyorsunuz ama başkan olamazsanız şirketinizde gidiyor. Bunun haksız bir durum olduğunu da biliyorum. Ama ben sizin durumunuzu değil, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün durumunu düşünmek zorundayım. Biz bu kadar illegal bahisle mücadele ederken, rakibimizin aldığı illegal bahis reklamlarıyla mücadele ederken, 16 ayrı kuruma yazı yazarken Allah korusun yarın bir gün Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı bahis konusundan bir işlem görürse nasıl bir durum oluşacağını herhalde benim kadar anlıyorsunuzdur. İnşallah bunlar gerçekleşmez ama bu sorunu çözmeden aday olunması ve seçilmesi Fenerbahçemizi büyük bir belirsizliğe itme riskine aldırıyor, ister istemez. Bence bu Fenerbahçe Ailesi’nin alması gereken bir risk olmadığını düşünüyorum ve bu konuyu değerli üyelerimizin vicdanına bırakıyorum.

Şimdi Sn. Saran dedi ki; ‘Geçen sene sizin lehinize çekildiğimde iyi insandım, dünyanın en iyi insanıydım.’ Ben öyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum ama özelde konuşmalara girildiği için bu konuya da girmem lazım. Evet, sözünüzü tuttuğunuz için teşekkür de ettim ama Sadettin Bey siz zaten girmek istemiyordunuz. Bu seçimde de ‘bir şekilde seçim yapılmasın, yapılırsa girmek zorundayım’  dediniz. O yüzden geçen sene girmediniz, sözünüzde durdunuz; teşekkür ettik. Ben size hiçbir zaman 3 Temmuz’la suçlamadım. Hatta yakın zamana kadar hiç birini bilmiyordum. Röportajlar, olimpiyatlara… bunların hiçbirinden haberim yoktu. Size bu konu değindiği zaman bir etkinliğimde de ‘böyle bir şey yok’ dedim ama sonra öğrendim. Buraya çıkıp çok ağır bir şey söylediniz. Böyle bir şey söyleneceği benim kulağıma fısıldanmıştı. Fikret Seçenlerle locada maç seyretmişim. Ben Fikret Seçen’i ne tanırım, ne de locada maç seyrettim. Bir tane tanığınız varsa, bir tane fotoğraf varsa lütfen ortaya koyun. Ben bu FETÖ’cülerle en ön cephede savaştım. Sizler gibi almaza gelmedim. Ve benim bünyemde olan kimse de o süreçle ilgili Fenerbahçe’ye o şekilde konuşamazdı, iddialarda bulunamazdı ama ben sizi hiçbir zaman bunlarla suçlamadım; taki şu ana kadar. Ama dediniz ki ‘lehinize çekilince iyi insanım’ hatta dünyanın en şahane mi bir şey dediniz ama şimdi mi kötüyüm? Bunları ben mi dedim. Ben mi sizi bunla suçladım. Bu camianın 3 Temmuz’la ilgili hassasiyeti var. Siz cop yemediniz, sokağa dökülmediniz, gaz yemediniz bu uğurda. Onlara da saygı duymak lazım ama bunları ben yaptırıyormuşum gibi pozisyonlamanız, sonra da olmayan bir konuda Fikret Seçen diye bir adamla locada maç seyrettiğimi iddia etmeniz kusura bakmayın büyük insafsızlık.

‘Parayla, borçla kulübü yönetiyor, kongre üyelerine ikna etmeye çalışıyor’ gibi abesle iştigal söylemler içindesiniz. Ben bugüne kadar şöyle yaptım, böyle yaptım bir kere ağzımdan çıkmamıştır veya herhangi bir yönetim kurulu üyemiz için. Bir de öyle bir iddiada bulundunuz ki ‘Yöneticiler çek veriyor, vadesi geldiğinde parasını geri alıyor.’ Benim dönemimde Fenerbahçe’ye para vermiş kimse parasını geri almamıştır. Dolayısıyla çekler verip vadesi gelince alma iddiası doğru değildir. Yakından uzaktan doğru değildir. ‘Ali Koç hep para konuşuyor, parayla strateji yapıyor’ diyorsunuz. Tabii ki bunu demeniz gayet normal. Çünkü siz kulübümüzün nereden nereye geldiği konusuna vakıf olmadığınız için bunları çok basit bir mücadele olarak görüyorsunuz. O yüzden sizi de anlıyorum. Fenerbahçe’ye yeni bir macera diyorum, çünkü bunu niye söylüyorum; Fenerbahçe’de olmadığınız dönemlerde hiç sizi Fenerbahçe’nin yanında, içinde, locada veya bir projesinde desteklediğimi görmediğim için diyorum. Desteklediyseniz de affınıza sığınırım. Bizden yayın ihaleleri aldınız, yeri geldi aldığınız ihaleyi başka bir kuruma verdiniz. Bir sene de bu olmuştu ve biz çok şiddetli karşı gelince siz yayınladınız, maçı.

Kombine iptalleri… Yine popülist söylemler! Biz aşağı yukarı 200-250 bin kombine satmışız bu süreçte. Bugüne kadar iptal edilen kombine sayısı 8 ya da 9’dur. Ve bunlar ‘Samandıra’yı basalım, futbolcuları dövelim’ zihniyetin kombineleri veyahut şuradaki Sevilla maçında çakmak atan kişinin kombinesidir. Sanki yüzlerce, binlerce kombine iptal ediyormuş gibi hava yaratıyorsunuz. Bunu da anlamakta güçlük çekiyorum. Fenerbahçe ekonomisinin ne kadar büyüğünü, nereden nereye geldiğini anlamamanızı da anlıyorum. Geçen size rakamları açmıştık ama demek ki anlamamışınız. Camiamıza zarar verecek bir şey yapmayacağınızı söylüyorsunuz. Tabii ki siz yapmazsınız, bilerek, isteyerek ama içinde bulunduğunuz durum bizi o noktaya götürüyor. Az önce anlattığım gibi. Ama şunu da görüyorum, özelde konuşmalarımızla umumide farklı bir durumdayız.

Değerli kongre üyelerimiz, sözlerimi bitirirken yarın sandığa gideceğiz. Bu sadece bir seçim değil, bu Fenerbahçe için bir gelecek tercihidir. Bu yürek bu canda attığı müddetçe Fenerbahçemiz için mücadele etmeye ve savaşmaya devam edeceğiz. Hedefe ulaşmak için sizleri birlikte mücadele etmeye davet ediyorum. Ya günü kurtarmaya çalışan popülist söylemleri tercih edeceğiz ya da bağımsız, güçlü, şampiyon bir Fenerbahçe’nin yolunda emin adımlarla yürüyeceğiz. Bir taraftar olarak benim de Fenerbahçe Başkanından tek arzum tüm zorlukların üstesinden gelip bu takımı şampiyon yapmasıdır. Şimdi Fenerbahçe Başkanı olarak buraya kadar gelen siz kongre üyelerimize, dünyanın dört bir köşesine dağılmış milyonlarca Fenerbahçelilere sesleniyorum: Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız, bunu yaparken de yapıyı, trolleri, karanlık elleri, Fenerbahçe’ye saldırmayı bir rant kapısı haline getirenleri vura vura, kıra kıra şampiyon olacağız. Olmazsak da mayıstan sonra hesaplaşırız. Artık karar sizlerin. Tüm camiamızı yeni bir tarihi dönemeçte kulübümüze sahip çıkmaya çağırıyorum. Yeri geldiğinde tribünde, yeri geldiğinde sosyal medyada, yeri geldiğinde sokakta, yeri geldiğinde sandıkta… Fenerbahçemizin birliği, bağımsızlığı ve geleceği için şimdi bu mücadeleyi kulübümüzün gerçek sahipleri olan kongre üyelerimizin iradesine bırakıyoruz. Çünkü bizim Fenerbahçemizin vicdanlı ve aklıselim üyelerine olan inancımız tamdır. Şimdi önümüzde daha güçlü bir gelecek var ve bu geleceği hep beraber inşa edeceğiz.

Kongre üyelerimizden isteğim; kırgınlıkları değil, yarınlarımızı düşünmeleridir. Gelin bu yolculuğu birlikte sürdürelim, gelin çocuklarımıza, torunlarımıza bağımsız, güçlü Fenerbahçe’yi, şampiyon Fenerbahçe’yi birlikte bırakalım ve biz birlik olduğumuzda Fenerbahçe’nin önünde hiçbir güç duramaz. Bunu biliyoruz, daha evvel yaşadık, tekrar hep beraber inşa edelim. Yarın, camiamızın başkanı kim olursa olsun onun etrafında toplanalım, kenetlenelim.

Yaşa çok yaşa Fenerbahçe."